12/14/2014

Sinema - Interstellar

12.12.2014
Evet biz en sonunda 3 yil sonra sinemeya gidebildik Sebastian ile. Bu güne kadar nedense denk gelmedi bir türlü. Aslinda tiyatroya ve siir aksamlarina cok gittigimiz icin sinemaya gitme istegimiz olusmadi. Bazen olustu, filme yetisemedik, bazende ikimizde ayni filmi sevmeyecegiz icin düsünmedik.

Iki hafta önce birden bana "cok güzel bir film varmis ona gidelim" deyince nasil mutlu oldum anlatamam.
"Tamam biletleri ayarla Cuma günü gidelim" dedim.
Sonunda cuma günü gittik. Filmin adi Insterstellar. Türkiye de Yildizlararasi adi ile girdi sinemalara.

Film bir bilim kurgu filmi. 10 yasinda ki bir kiz cocugu olan Murph'in odasinda ki kitaplarin kitapliktan yere baslamasi ile basliyor her sey. Babasi aslinda astronattir fakat isi birakmis ve dedesi ve abisi ile kocaman bir tarlada yasamaktadirlar.
Sonra bir gün kitaplarin yere düsmesi ve tozlarin birlesimi ile bulduklari koordinatlari takip ederek NASA'nin kapisinda buluyorlar baba kiz kendilerini.
Isler bundan sonra basliyor. NASA babayi uzaya gitmesi icin ikna ediyor. Cünkü dünyada ki tüm mahsuller ölmektedir ve kisa süre sonra dünya da yiyecek kalmayacaktir. Bu yüzden kizina ve ogluna iyi bir gelecek hazirlamak isteyen Cooper NASA'nin teklifini kabul eder.
Uzayda bir kac dakika gecerken dünya da yillar gecer. Gerisini spoiler vermemek icin anlatmiyorum.

Film üc saat sürüyor. Cok zevkliydi. Normalinde üc saatlik filmlerde arada biraz bosluk oluyor ama bu sefer mola vermedikleri icin bir ara popom agridi vallahi.
Buda not olsun. Sinemeya gittik ki biz.

12/12/2014

Ankara'nin Baglari

Haftasonu bir kız arkadaşımın nişanına gittim. Damat adayından daha önce burada bahsetmiştim fakat şimdi arşivden o yazıyı bulamayacağım herhalde. Beni sinirlendiren bir insan. Arkadaşımın hatırı için kalktım nisana gittim.
Şunu söylemeliyim ki kız evi yaptı nişanı, tadını erkek evi çıkardı. Bana çok yanlış geliyor böyle büyük salonda nisan yapmak. Türkiye de nasıldır bilmiyorum ama yemeği, içeceği, dekorasyonu salonu derken en az 8.000 € tutmuştur bu nisan.
Yazık günah bu paraya. Bu parayı verir mutfagimi hazırlarım ben. Neyse.
Bir ara benim meşhur düğün yazılarım vardı. Buda bir ni$an yazısı olsun.
Salona girdiğimizde oğlan evi ve kız evi tek tabanca kapıda bekliyordu. Kız evi ile görüştük, nede olsa kız tarafiyiz. Sonra ben kibarlık olsun diye erkek evini de selamladım. Hatta damadın üniversiteden arkadaşı olduğumu söyledim.
O an dedim ki, "kızım yandın sen, bu kaynana çok fena."

Nişanı kim yapar?
Orkestra sahibi benim arkadaşım. Sesi çok güzeldir. Fena halde coşturur her zaman davetlileri.
Kız evi İstanbul'lu, erkek evi Ankara'li. Nişanı kim yapar? Kız evi. Ne çalacaksın kardeşim? Tabi ki kız evinin istediklerini.
Dedim ki inşallah gelin sözünü geçirmiştir de, yirmi dört saat Ankara'nin bağları eşliğinde oynamak zorunda kalmayız.

Damat Halayı
Ankara'nin bağları, seni gidi topal ... bana göre gerçekten ve gerçekten daha çok Ankara havaları okundu. Ankara'lılar üzerine alınmasın ama o kadar da cosmuyor insan bu havalarada. Nerede bir misket, nerede bir kasap havası. Bir ara gerçi damat halayı oynadık ya neyse.

Makas
Zaman geldi nisan yüzüklerinin takılmasına. Bizim oralarda nisan merasiminde kız tarafından birisi takar yüzükleri, keser kurdeleleri.
Ne oldu dersiniz? Erkek tarafından bir bey çağırıldı, Ankara'nin has lehçesi ile gelen misafirlere hosgelmissiniz dedi ondan sonra da her zaman ki gibi makas kesmedi, kız babası çağırıldı. Oldu cicim, hem kızı vereceğim hemde makasın parasını. Hadiyin ordan derdim ben de neyse, çok şükür gelin ben değilim.

Avrolar nereye?
Her şeye rağmen eğlendik. Salonda herhalde 200 davetli vardı. Bu davetlilerden olsa olsa ellisi kız tarafı, gerisi erkek tarafı.
Ne anladım ben bundan? Gelin'in yerine koyuyorum kendimi. Bilmem kaç avro para vermişim, hatta bankadan kredi çekmişim, ne ailemden birisi takıyor nisan yüzüklerini, ne de benim yöremin müzikleri çalınıyor. Erkek evi oynayıp duruyor, her şeye onlar koşturuyor. Halay mendillerini bile erkek annesi dağıtıyor, halbuki bir gelin olarak nisanda bu benim annemin görevidir. Vallahi ben olsam, bu eğlenceden sonra oturur kara kara düşünürdüm, bu bimlem kaç avro nereme girdi benim şimdi diye.
Ama gelin ben değilim. İyi ki de bu gelin ben değilim. Bu kadar aptal aşık olunmaz ki canım.
Bir sonraki düğün törenimize kadar esen kalın.